BALYA SİTESİ
   
  balya
  Kişisel Gelişim
 

Değişime hazır mısınız? Geçmişe, başarısızlıklara bir set çekip mutlu, Huzurlu ve başarılı bir hayat için yapmanız gereken hemen Harekete geçmek Nasıl mı? Tabili 5 H formülüyle HEDEF: Harika bir hayat sürmeniz için her şeyden önce kesinleşmiş bir hedefiniz olmalı. Bu hedef mantıklı, ulaşılabilir, motive edici ve zaman planlı olmalıdır. Büyük bir amacınız varsa ona ulaşmak istersen başka hedeflerinizin de gerçekleştiğini görebilirsiniz. Hedefiniz istemenin ötesinde kesinleşmiş olmalıdır. HAYALLER: Burada hedefinizin gerçekleşmesi için gereken hayallerden söz ediyoruz. Hedefiniz gerçekleştiğinde nasıl bir hayata başlayacaksınız, nasıl bir çığlık atacak, sevdiklerinize nasıl sarılacaksınız, gözünüzden akan sevinç gözyaşı yanaklarınızdan inerken neler hissedeceksiniz. Bunları en ince ayrıntısına kadar hayal edin. Gerçekleştiğinde "ben bunu hayal etmiştim" diyeceksiniz. HEYECAN: Hedefiniz belli, hayalleriniz var ama bundan heyecan duymuyorsanız bilin ki işiniz zor. Hayallerini gerçekleştirenler hedeflerinden ve hayallerinden büyük heyecan duyan kimselerdir. Hedefinize ulaştığınızı hayal ettiğinizde heyecanlanıyor musunuz? İşte o zaman büyük bir motivasyona sahipsiniz demektir. Kazanmak istediğiniz başarıyı hayal ettiğinizde tüyleriniz diken diken oluyorsa ve yumruğunuzu sıkıp başaracam diyorsanız lin ki heyecan rüzgarı sizi hedefine götürecektir. HAREKET: Hedefiniz net, hayaller kuruyorsunuz ve müthiş heyecanlısınız ama bir türlü harekete geçemiyorsunuz. Bilin ki bu hedefsize çok uzak. İnsanların bir ilgi bir de etki alanı vardır. İlgi alanı gazetedeki magazin haberleri, televizyondaki çeşitli programlar ülkenin meseleleri gibi şeylerdir. Etki alanı ise bunlarla ilgili yapabileceklerimizdir. Ülkeyi düzeltmek gibi ilgi alanınız olabilir ma bunun için harekete geçmek ve sizi hedefinize ulaştıracak çalışmaları yapmak etki alanınızdır. Siz hedefinize ulaştıkça ülkenizi de biraz iyi bir duruma getirme şansınız olacaktır. O halde etki alanınızı genişletin ve ilgi alanınıza bu şekilde etki edin. Haydi hemen planladığınız hedefe ulaşmak için harekete geçin. HİPNOZ: Kendi kendinize verdiğiniz telkinler aslında bir hipnozdur. Sürekli içinizden tekrarladığınız sözler, kafanızdan sürekli geçen düşünceler hipnozun temelidir. Siz kendi kendinize yaptığınız güzel telkinleri hanff loş bir odada hafif bir müzik eşliğinde yaparsanız çok daha etkili olur. Üzerinize çok rahat elbiseler giyin, rahat bir koltuğa kurulun, loş bir ışıkta hafif bir müzik açın ve içinizden; gerçekleştireceğiniz hedefi ve bunu gerçekleştirmek için elinizden geleni yaptığınızı tekrarlayın. Bunu her gün yapın, heyecanınızın ve etkin çalışma saatleriniz arttığını göreceksiniz.
pozitif gücün büyüsü Düşünce şeklimi değiştirmek istersem, yaşam biçimimi de değiştirebileceğimi ilk kez duyduğum zaman çok şaşırmıştım. Sonra düşünce şeklimi değiştirme macerasına atıldım. Fikri kabul edip, "evet" dedikten sonra, iş bunu nasıl yapacağımı öğrenmeye kaldı. Birçok kitap okudum. Birçoklarınızın evinde olduğu gibi benim evim de ruhani ve kendine yardım kitaplarıyla dolup taşmaya başladı. Yıllarca kurslara devam ettim ve bu konuyla ilgili her şeyi keşfettim. Çalışmalarım üç yıldır sürüyordu ve kilisede öğretmenlik yapmaya başlamıştım. Felsefe dersleri veriyordum ama öğrencilerimin bocalamalarının nedenlerini merak ediyordum. Sorunlarına neden böylesine gömüldüklerini anlamıyordum. Onlara verdiğim güzel öğütlerden yararlanıp neden iyileşmiyorlardı? Sonunda, onlara sadece doğruları anlattığımı ama bu doğruları yaşamadığımı fark ettim. Bir gün hiç beklenmedik bir anda, doktorlar vajen kanserine yakalandığımı açıkladılar. Artık kendimden kaçıp saklanamayacağımı yeterince öğrenmiştim. Duygularımızı bastırıp içimize gömünce, onlar bedenimizin bir köşesine yerleşiyorlardı. Ve yaşadığımız sürece duygularımızı bastırıp içimize atınca, bir süre sonra bedenimizin bir köşesinden dışarı fırlıyorlardı. Çirkin olayları arkamda bıraktığımı sanıyordum ama aslında onları içime gömmüştüm. Metafizik yolunda ilerlemeye başlayınca, duygularımın üstüne ince spiritüel bir örtü çekmiş ve çöplüğün çoğunu içimde saklamıştım. Kelimenin tam anlamıyla etrafıma bir duvar örüp, kendi duygularımla yüzleşmemiştim. İçimdeki çocuğu yakından tanıyıp onunla çalışmam gerekiyordu. O çocuk hala acı çekiyordu ve yardıma gereksinimi vardı. Hemen hevesle kendimi iyileştirmeye koyuldum. Kendimi tamamiyle iyileşmeye adamıştım. Altı ay süreyle, aşağı yukarı yirmi dört saat çalıştım. Önce beslenme temizliğine giriştim. Olumlu sözler söyledim. Gözlerimin önünde olumlu sahneler canlandırdım. Her gün aynanın karşısına geçip çalıştım. "Seni seviyorum, gerçekten seviyorum," demek çok zordu. Gözyaşları içinde derin derin nefesler alarak bu sözleri yineledim. Bu sözleri söyledikten sonra, sanki kuantum bir sıçrama yaptığımı hissettim. İnsanların içlerinde biriktirdikleri öfkeyi boşaltabilmelerinde gerçekten uzmanlaşan iyi bir psikoterapiste gittim. Çığlıklar atarak, yastıkları yumruklayarak uzun saatler geçirdim. Harikaydı. Kendimi çok iyi hissettim. Çünkü hayatımda böyle şeyler yapmama asla izin verilmemişti. Hangi metodun yararı dokunduğunu bilmiyorum; belki hepsinin biraz yararı dokunmuştur. Fakat en önemlisi, çalışmalarıma inatla, hiç ara vermeden devam edişimdi. Sabah gözümü açar açmaz çalışmaya başlıyordum. Gece yatarken bütün gün hiç ara vermeden çalıştığım için kendime teşekkür ediyordum. Her gün yeni yeni bilgiler öğrenmeyi ve büyümeyi içtenlikle istiyordum. Artık değişmeye ve kendimi kötü bir insan olarak görmemeye kararlıydım. Ayrıca hoşgörü ve bağışlama konusunda da çalışmalar yapıyordum. Ebeveynlerimi bağışladıkça kendimi de bağışlamak isteği doğdu. Kendimizi bağışlamak da çok önemlidir. Ebeveynimizin bizi hırpaladıkları gibi, çoğumuz içimizdeki çocuğu hırpalamayı sürdürürüz... Ve onu taciz etmeye devam ederiz. Bu çok acı bir şey. Zamanla güvenim arttı ve kendime iyi bakabileceğime inandım. Ruhani gelişmem beklenmedik harikalar yarattı. İç düzeyde huzura kavuşup kendimizle barışınca, hayat çok daha zevkli oluyor. Bu deneyimden ben kişisel olarak ne öğrendim? Eğer düşüncelerimi ve beni geçmişteki yaşamıma bağlayan alışkanlıklarımı gerçekten değiştirmek istiyorsam, yaşamımı değiştirecek güce sahip olduğumu fark ettim. Eğer içtenlikle çalışırsak, aklımızda, bedenimizde ve yaşantımızda inanılmaz değişiklikler yapabileceğimizi öğrendim. Ben bu işe yirmi küsür yıl önce başladığım zaman, bugün yaptıklarımla yüz binlerce insana yardım edip ümit vereceğimi bilmiyordum. Kaynak: Pozitif Gücün Büyüsü / Louise Hay Derleyen: Onur Sargın
Enerjinizi kullanmayı öğrenin Prof. Yıldız Batırbaygil Beyin öyle bir güçtür ki.. Kafadan geçen her düşüncenin Allah katında bir talep olduğuna inanıyorum iyi şey ister güzel şeyler düşünürseniz cevabı aynen öyle gelir , Ama hep korku ve kuşkuyla yaşarsanız aynen bunları da çağırırsınız. Trafik kazasından korkan insanlar hep kazaya uğrarlar. Eğer siz korkuyla yola çıkar ve hep bunu beyninizde kurgulayıp etrafa negatif enerji yayarsanız mutlaka şoföre kaza yaptırırsınız ama arabayı siz kullanıyorsanız ve böyle korkularınız varsa eğer sakın araba kullanmayın… Çocuğuna aşırı korumalı ana ve babalarının çocuklarına hep bir şeyler olur yani biri bir taş atsa bile gelir sizin çocuğunuzun kafasını bulur o zaman siz şunu düşünürsünüz –onu kollayıp korumasam hep başına olumsuz şeyler geliyor – Neden acaba ? Bu tıpkı (yumurtamı tavuktan çıkar, yoksa tavuk mu)'yu andırmıyor mu? Öyle mutsuz bir toplum olduk ki birbirimize günaydın diyemiyoruz, bir araya geldiğimizde hep olumsuz olaylar konuşuyoruz, biri bize nasılsın dese iyiyim demeye korkar olduk, işler nasıl deseler, derhal şikayet etmeye ve her şeyin kötü ve daha da kötüye gittiğini söylüyoruz, hastalıklarımızdan ve ölümlerden bahsediyoruz yni dostlarla da sohbetin güzelliği , keyfi kalmadı.Hep para olmadığından yakınıyoruz sanki bunu soran bizden para isteyecekmiş gibi.Aynen devam edin, neyi YOK diyorsanız, onu YOK etmeye devam edin, sürekli şikayet edip etrafa olumsuz ve zavallı görünerek her şeyin bereketini kaçırın, ayrıcada bu kadar mızırdanma sonunda dostlarınızı da kaçırdığınızı fark edeceksiniz. Hep hastayım diyen insanlar mutlaka hasta olurlar beyin şartlanmaya görsün hangi hastalıktan korkup ,çağırıyorsanız size onu getirir. Sürekli param yok deyen insanlar paralarının bereketini öyle kaçırırlar ki bir gün gelir birde bakarlar gerçekten paraları bitmiş ama bu bitiş ani çıkan hesapta olmayan mecburi harcamalarda olabilir, sağlığa harcanması gereken miktarlar da olabilir. Allah zaten verilen nimetlere şükretmesini bilmeyen kullarından bu nimetleri bir müddet sonra almaya başlar. Çevrenize bakın örneklerni çok göreceksiniz. Gelin bundan sonra Nasılsın diyenlere ÇOK İYİYİM ÇOK ŞÜKÜR demekle işe başlayın……. Öyle bir toplum olduk ki karşımızdakini yargılamaktan sevmeye zaman bulamıyoruz. Oysa her yaşta sevgiye ihtiyacımız var. Sevgi sunulmazsa sevgi değildir. Neyi severseniz sevin ama içinizde yoğun sevgi duyguları olsun. Birisine sevginizi söylediğinizde hareketlerle bunu pekiştirdiğinizde ona öyle güzel bir enerji yollarsınız ki, onun mutluluğunun enerji şeklinde size geri dönüşünden aldığınız pozitifi başka hiçbir şeyde bulamazsınız. Yeni bebeği olmuş bir anne eğer sıkıntıları varsa veya olumsuz bir kişiliğe sahipse lütfen en olumlu olduğunda bebeğini kucağına alıp onu çıplak tenine deydirsin. Eğer bebeklerinizin huzurlu ve sağlıklı bir bebek olmasını istiyorsanız onu sakin kavgasız gürültüsüz ve pozitif birortamda büyütmeye çalışın, Kızgınken, sinirliyken kucağınıza almamaya çalışın ve ona sınırsız sevginizi gösterin. Öpün koklayın ve bilin ki bu günler çok çabuk geçecek ve bilin ki çok çabuk büyüyorlar. Bazı anne ve babalar çocuklarını çok sevdikleri halde bunu ifade edemez ve gösteremezler. Neden ? Ne zaman göstereceksiniz? Tanrı'nın verdiği bu armağana sevgiyi en güzel şekilde göstermemiz bir şükür ve teşekkür değil mi ? Beyin öyle bir güçtür ki , insan beyin gücünü kullanarak isterse kendini felç de edebilir, öldürebilir de, kanserini de yenebilir. Yeter ki beynini şartlandırabilsin. Beynimizde yaklaşık 13 milyar civarında sinir hücresi vardır. Her bir hücre yaklaşık 7.3 kilo voltluk enerji açığa çıkarır. Pratikte mümkün değil ama teorikte beyindeki tüm sinir hücrelerinin aynı anda enerjilerini saldığını varsayalım, yaklaşık 350 milyon kilo voltluk bir enerji açığa çıkar ki bu da büyük bir metropolün tüm elektrik ihtiyacını karşılayacak güce sahiptir. Size tıp kitaplarına girmiş bir olayı anlatmak istiyorum, Et taşımaya yarayan soğutuculu bir tren, temizlenmek için bir istasyonda duruyor. İşçiler vagonları temizlemeye başlıyorlar, işçinin biri bir vagonu temizlerken diğer işçi o vagonu boş sanıp kapısını dışardan kilitliyor. Biraz sonra tren hareket ediyor, ve bir durak sonra et almak üzere bir istasyonda duruyor. Kapalı kalan işçinin vagon kapısı açıldığında işçinin donarak öldüğü görülüyor. Fakat bir bakıyorlar ki, vagonun ısısı normal ısıda yani dondurucuya geçirilmemiş. Ama kapalı kalan işçi bunu bilmediği, donarak öleceğini sandığı için beyin aynen donmanın şartlarını hazırlayarak, donmanın tüm belirtilerek göstererek vücudunu buna uyduruyor. Yani beyninizi olumlu şeylere kanalize edin .Bazı insanlar vardır, hep konuşurken daha yaşasam 1-2 sene daha yaşarım diye konuşup sık sık bunu tekrar ederler ve kendilerine adeta bir ölüm zamanı belirlerler. Ben bu laftan çok korkarım ,eğer bunu inanarak söylerlerse beyinlerini öyle bir şartlarlar ki , öyle bir kurgularlar ki gerçekten dedikleri zamanda ölürler. Bu yüzden kaç yaşında olursanız olun hep bir hedefiniz ve hayalleriniz olsun ki uzun yaşayabilesiniz. İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış. Ne doğru bir laf değil mi? Dün bitti. Dünün tekrarı yok aynı rüyalar gibi. Yarın, hiç bilmiyoruz, iyi şeylerde olabilir kötü de . Ama şu anımı biliyorum, ayağım kırık bu yazıyı yazıyorum ama eşim yanımda çocuklarım sağ ve ben bu yüzden dünyanın en mutlu insanıyım ve yarınımı da bilmediğim için bu anımı en iyi, en keyifli ve en pozitif şekilde değerlendiririm. Bilmediğim bir geleceği düşünerek de bu anımı zehir edemem. Siz de böyle yapın ve hayatınızı birbirine karıştırmamak kaydıyla 3'e bölün. Dün, bugün,yarın diye… Biz ani stresleri çok severiz. Çünki ani streste vücutta Adrenokortikotrop hormon (ACTH) artar ve hafıza, algılama, enerji süper olur. Yani bu hormon strese karşı vücudun bir sigortasıdır. Ama siz bu stresi kısır döngüye çevirirseniz yani sürekli beyninizde kurarsanız, hep bunu düşünürseniz, gelen olumlu şeylerin hepsi geri gider. Yani unutkanlıklar, enerji kayıpları, isteksizlikler, migren, mide-bağırsak şikayetleri, uykusuzluklar, beyin tümörler, tansiyon iniş-çıkışları, vücudun muhtelif yerlerinde uyuşmalar, mutsuzluk, hatta depresyon ,kalple ilgili şikayetler ve kansere zemin hazırlamış olursunuz. Bunları kendinize niye reva göreceksiniz ki ? Akıllı, kontrollü ve olumlu olmak yeterli. Eğer büyük bir strese girdiyseniz kendinize hobiler bulun, yani kafanızı dağıtın. Başka işlere kanalize olun ki stres yaratan faktörün etkisi azalsın veya sevdiğiniz, sizi mutlu eden şeylerle uğraşın. Bunları da yapamıyorsanız dua edin, duaların insanlarda yarattıkları mistik etki onların pozitiflenmesini sağlar. Ben evde sokakta bile hep iyilik diler ve hayır için dua ederim
 
  Bugün 1 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!  
 
Image Hosted by ImageShack.us

http://www.site

Photo Sharing and Video Hosting at Photobucket
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol